..

30 Ağustos 2012 Perşembe

Ev Yapımı Patates Cipsi


        Hayırlı cumalar Sevgili Dostlar. Bugün çocuklar için çok basit bir tarifim var. Aslında tarif demek bile haksızlık belki. Hatta pek çoğunuzun bildiği bu şeyi ben bir arkadaşımın kahvaltı sofrasında rastladım. Arkadaşım okula, oğlunun beslenmesine, patatesi bu şekilde yapıp koymuş. Öğrenciler "_Öğretmenim, Furkan beslenmede patates cipsi getirmiş. " demişler. Öğretmen gelip bir tane almış tam ikna olmamış. Bizim Furkan ise "_Öğretmenim benim annem bu şekilde yapıyor, ben seviyorum diye." deyince olay çözülmüş.
         Eşim işi gereği birçok fabrikaya gidiyor. Bu gittiği fabrikalardan birisi ise büyük bir markanın cips fabrikası. Ben şimdi felaket tellalcısı gibi olmıyayım ama, malesef o kadar güvenlik önlemlerine rağmen, cipsten tiksinmiş durumda. Bizlere kesinlikle cips alımını yasakladı. Bu şekilde cips yapmak çocuklar için ve tabi benim için de iyi oldu.
          Patatesleri kızarttıktan sonra isterseniz, üzerine kekik, pulbiber yada sevdiğiniz başka baharatları da ekleyebilirsiniz. Biz sade olanını seviyoruz. Labne peynirli dib sosla güzel gidiyor. Fakat bugün biz kahvaltıda bu şekilde yedik. Sizlere de şiddetle öneririm.


Patates Cipsi İçin Malzemeler:
  •  3 adet orta boy patates
  • Kızartmak için ayçiçek yağı
  • Tuz
  • İsteğe göre baharat







Yapılışı:
  1.  Patateslerin kabukları soyulur ve resimdeki kabuk soyma aparatı ile patates ince ince dilimlerir.
  2. Bir taraftan kızartma tenceremize sıvıyağı ekleriz, yağ kızınca içine patates dilimlerini teker teker atarız. Hepsini birlikte atmaya kalkarsak, çıtır çıtır olmuyor.
  3. Bir tabağın altına kağıt havlu sereriz. Yağdan çıkarttığımız patatesleri bu havlunun üzerine alıp, tuz serperiz. Eğer baharatlı yapacak isek baharatını da bu esnada koymamız gerekiyor.
  4. Bu işlem patatesler bitene kadar devam ediyor. Hepsi bu kadar. Afiyet şeker olsun...

29 Ağustos 2012 Çarşamba

Gül Biber Turşusu





            Anneciğim bahçesinden getirdi bu biberleri. Ben de tazesini ilk kez görüyorum. Adı "gül biber", incecik, çıtır çıtır, yemesi güzel. Hazır annem varken, bu biberleri taze tüketmek yerine, turşusunu yaptırdım. O malzemeyi koydu, ben not aldım. 4-5 günde yemeye hazır. Annem, maraşbiberi ile de turşu yapıyor aynı şekilde. Tadına gelince acısı var biraz fakat yemeye doyulmuyor. Ben nerdeyse sayarak koyuyorum sofraya. O kadar kıymetli yani benim için. Hem annemin eli değdiği için, hem o yetiştirdiği için.
           İster hafif acı tadıyla, çorbalarınıza eşlik etsin, isterseniz kahvaltı sofranızda yerini alsın. En güzel halini ise kısırın yanında yediğiniz zaman alıyor. Kalın sağlıcakla...


Malzemeler:

  • 1 kg gül biber
  • 1 çay bardağı toz şeker
  • 1 çay bardağı ayçiçek yağı
  • 3 tatlı kaşığı tuz
  • 1 baş sarımsak
  • kavanozun üstünü geçeçek kadar üzüm sirkesi





 Yapılışı:
  1. Bir tencereye su koyup, kaynamaya bırakıyoruz. Biberleri yıkayıp bu su kaynayınca bu suda biberleri, 1-2 dakika  kadar hafifçe haşlıyoruz. Rengi biraz dönsün yeter, niyetimiz biber haşlaması yapmak değil :)
  2. Sarımsakları soyup, doğruyoruz. Turşuyu koyacağımız kavanozumuzun en dibini kapatacak şekilde biberlerden koyuyoruz. 
  3. Üzerine doğranmış sarımsaklardan bir kaşık serpiyoruz, biraz şeker, biraz yağ,biraz tuz... Bütün malzeme bitene kadar bu işlem devam ediyor.
  4. Biberler bitince sirkeyi alıp biberlerin üzerini geçene kadar kavanozumuzu dolduruyoruz. Bu şekilde 5 gün kalması yetiyor. Tabi daha uzun kalması da sizin elinizde. Afiyet Olsun...

27 Ağustos 2012 Pazartesi

Erik Marmelatı



              Bayramı köyde geçirince elimiz boş dönmedik. Hazır bostandan topladığımız taze fasulyeler, yine kendi ellerimizle topladığımız kiren (kızılcık), çerkeşe özgü peynir ve tereyağ ve hatta teyzemin bahçesinden toplayıp getirdiği bahçe erikleri...
            Her neyse dün bütün gün bu nevaleleri poşetleyip ortadan kaldırmakla meşguldüm.  Marmelat yapımını ben reçel gibi görmüyorum. Yani bence sadece görüntü olarak değişik değil bu iki tür. Bana marmelatlar pek tatlı değil de sanki biraz mayhoş olmalıymış gibi gelir. Bu nedenle ben fazla şeker katmıyorum. O doğal ekşilik hoşuma gidiyor. Denemeniz dileğiyle...

Malzemeler:
  • 2 kg erik (fazla ekşi olmayanlarından)
  • 3 su bardağı dolusu toz şeker
  • birkaç damla limon suyu
  • 1 su bardağı su

Not: Benim kullandığım erikler fazla ekşi değillerdi. Bu yüzden bu miktarda şeker yeterli oldu. Eriklerinizin ekşiliği ve kendi damak tadınıza göre şeker oranını ayarlamanızı öneririm.


Yapılışı:
  1. Erikler yıkanıp derince bir tencereye alınır. İlk etapta dibini tutmasın diye bir su bardağı su ekleriz.  Arada bir karıştırarak eriklerin kabukları iyice soyulup süzgeçten geçmesi kolaylaşacak hale gelince altını kapatıp ılımaya bırakırız.
  2. Büyükçe süzgeci altına bir tencere koyarız. Süzgece erikleri boşaltırız. Suyunu süzmesini bekleriz. İyice soğuyunca elimizle yada bir kepçe yardımıyla bastırarak erikleri süzgeçten geçiririz.
  3. Tencereyi tekrar ocağa alırız. Bir iki fokurmaya başlayınca içine şeker ilave ederiz. Şekeri karıştırarak eritiriz. Marmelat kıvam alıncaya kadar ocakta tutarız. Koyulaşınca dikkat edin sürekli başında durmanız gerekir. Çünkü dibi kolayca tutabilir.
  4. Marmelatın kıvamını kepçeden kolayca akan kıvamda tutarız. Çünkü marmelat soğuyunca hatta buzdolabında aylarca bile kalacağından koyulaşacaktır. Fazla sert bir hal almasını istemiyoruz o yüzden fazla koyu kıvamlı olmadan ocaktan alıyoruz. Ocaktan olacağımıza yakın limon suyunu sıkar birkaç dakika daha tutar ocaktan alırız. Afiyet Olsun...

Not: Sıcaklarda reçel ve marmelatları iyi muhafaza etmek gerekir. Hele de erik gibi kolayca bozulabilecek türden olanları en iyisi buzdolabında muhafaza etmek bence.

24 Ağustos 2012 Cuma

İncir Uyutması Tatlısı




             İncir uyutması, bilindiği gibi, süte biraz şeker eklenip, içine kuru incir ilavesi ile yapılan bir tatlı. Ben bu şekilde sevmediğimden biraz farklılık kattım. Örneğin nişasta ekleyip, sütlü tatlı tarzını verdim ve içine eklediğim tereyağ hem kıvamını hem de lezzetini artırdı vanilin aroması da eklenince, yemesi hoş bir hal aldı. Böylece benim elimdeki incirler değerlendi. Daha da önemlisi, çocuklar tatlı bahanesine incir yediler. Rengi karamel rengi oldu çünkü ben biraz bu renk geçsin istedim. Yani tatlı kıvam alınca da en son ekleyebilirdim ama bence tatlıya özünü asıl yansıtan bu renk. İçindeki incir çekirdekleri çıtır çıtır bir hoşluk katıyor. Ben beğendim şahsen. Tabi her zamanki gibi tercih sizin...

İncir Uyutması Tatlısı için malzemeler:
  • 10-12 adet kuru incir (içlerine dikkat edin)
  • 1 litre süt
  • 1 su bardağı şeker 
  • 2 kaşık nişasta (tepeleme)
  • 2 paket şekerli vanilin
  • 1/2 yemek kaşığı tereyağ
  • üzeri için ceviz






Yapılışı:
  1. İncirleri yıkayıp, mümkün olduğunca küçük şekilde doğruyoruz. Üzerine sıcak su ekleyip yumuşaması için kenara alıyoruz. İncirler bu şekilde 10 dakika yumuşuyor. Süzgece alıp suyunu süzmesini sağlıyoruz.
  2. Süte nişasta ve  şekeri ekleyip iyice karıştırıyoruz ve ocağa alıyoruz.
  3. Sütün başında durarak sürekli karıştırıyoruz.
  4. Suyu süzülen incirleri süte ekliyoruz. Tereyağ ve vanilini de ekliyoruz. Karıştırmaya devam ediyoruz.Muhallebi kıvamını alınca ocaktan alıp kaselere boşaltıyoruz. Üzerini cevizle süsleyip buzdolabına kaldırıyoruz. 3 saat buzdolabında bekletip soğuk tüketiyoruz. Afiyet Olsun...

22 Ağustos 2012 Çarşamba

Tas Kebabı


                  Merhabalar Sevgili Dostlar. Mübarek ramazan ayını da geride bıraktık. Bayramı hayırlısıyla geçirdik. Aslında bu tarif bayram tatiline çıkmadan öncesi için hazırlanmıştı, gidişimiz o kadar yoğun ve acele oldu ki yayınlamak bu güne nasip oldu. Bayramı Çerkeş'te geçirdik.  Eş, dost, akraba bu bayram hep köye gelmişler. Akşamları hatta bazı sabahlar orada soba yaktık. Evet yanlış duymadınız soba yaktık çünkü üşüdük. Ben buradan ince şeylerle gitmiştim, fakat epeyce soğuktu. İzgi ile ben sobanın yanına kediler gibi yanaştık, erkenden kış yaşadık. Köyde bayram eski adetlerle yaşandı. Mesela sabah erkekler bayram namazından çıktığında bizler de hazırda bekleyip, benim ufaklıklarla birlikte ceviz topladık. Hepimizin elinde birer poşet vardı. Hane sahipleri evin önüne çıkmış, ellerinde cevizlerle bizleri bekliyordu. Bizler onların yanına gidiyor, bayramını kutluyorduk, onlar da bizlere ceviz veriyordu.  Güzel ve değişik bir bayramdı bizler için, malesef kısa sürdü.
              Şimdi gelelim tarifimize. Et yemekleriyle her zaman aram iyi olmuştur, benim kızların aksine. Kime çektilerse artık. Tas kebabına patates yada bezelye koymayanlar da var biliyorum. Bu şekilde tas kebabını, biz düğünlerimizde yaparız. Biz tas kebabını bu şekilde severiz. Ben de alışkın olduğum şekilde yapıyorum. Denemek size kalmış...

5-6 kişilik
Malzemeler:

  • 600 gram dana eti (mümkünse yumuşak yerlerinden)
  • 1 çay bardağı haşlanmış yada konserve bezelye
  • 1 tane kırmızı biber
  • 1-2 tane sivri biber
  • 1 orta boy patates
  • 1 kaşık salça
  • sıvıyağ
  • isteğe göre tane karabiber yada toz karabiber
Marine etmek için:
  • Et kuşbaşı şeklinde doğruyoruz.
  • 1 çay kaşığı tuz
  • 1 soğanın suyu
  • 2 kaşık sıvıyağ
  • 1/2 su bardağı süt

Yapılışı:
  1. Etleri bir gece önceden terbiyelemek en iyisi. Çünkü dana etini pişirmek için epeyce zaman gerebiliyor. Terbiyelediğimiz taktirde, etler daha lezzetli ve daha yumuşak oluyor. O zaman buyurun terbiyeleme kısmına.
    Etleri bir kaseye alıyoruz. İçine bir soğanı rendeleyip suyunu sıkarak, etlere bu suyu ekliyoruz. 1/2 su bardağı kadar sütü ekliyoruz. 2 kaşık sıvıyağ ekleyerek iyice karıştırıyoruz. Üzerini streç filmle kapatıp buzdolabında 1 gece dinlendiriyoruz. 
  2. Etleri marine ederken soğan suyu ile yumuşattığımız için isterseniz soğan eklemeyebilirsiniz. Fakat soğan Türk mutfağında bolca kullanılan ve bizim damak tadımıza uygun olduğu için ben yemeğin içine de soğan ekliyorum. Soğanı küp küp doğrayıp, bir teflon yada döküm tencereye alıyoruz. İçine Biraz sıvıyağ ekleyip, soğanları kavuruyoruz. Soğanlar kavrulmaya yakın içine salçayı ekliyor çok az da salça ile kavuruyoruz. 
  3. Sıra etleri eklemeye geldi. Etlerden sonra karabiber ve istediğiniz başka baharat varsa onları ekliyoruz. Kapağı kapalı ve kısık ateşte olarak etlerin suyunu çekmesini sağlıyoruz.
  4. İçine küp küp doğranmış (etlerin boyutuna göre) patatesleri ekliyoruz. Biraz su ekliyoruz. En son biberleri doğrayıp ekledikten sonra, patatesler yumuşayınca altını kapatıyoruz. Afiyet Olsun...

15 Ağustos 2012 Çarşamba

Sebzeli Mercimek Çorbası


                        Merhabalar Sevgili Dostlar. Mercimek çorbası şüphesiz pek çoğumuzun severek yediği ender çorbalardan biridir. Bizim evin ahalisi tarafından da sorun çıkartılmadan içilir. Hal böyle olunca da evin annesi ve eşi ve aynı zamanda aşçıbaşı bendeniz bu masum çorbanın içine evde bulduğum sebzeleri katarak pek de masum olmayan bir hale sokuveriyorum. Çünkü bizim evde sebzeler mimlidir. Pek kolay kolay yenilmez ve sevilmezler. Hoş et türleri için de aynı rivayetler yapılıyor ya, artık bunlara kulak asmıyorum. Aşçıbaşı ben isem o zaman benim düdüğüm öter. O kadar...

Sebzeli Mercimek Çorbası İçin Malzemeler:
  • 1 su bardağı mercimek
  • 1 orta boy patates
  • 1 havuç
  • 1 büyükçe kırmızı biber
  • 1 orta boy kurusoğan
  • 3 dal taze soğan
  • 1 büyükçe domates
  • 1-2 kaşık kavrulmuş un
  • 1/2 kaşık salça (isteğe göre biber salçası)
  • 1-2 su bardağı etsuyu yada tavuk suyu
  • tuz


Yapılışı:
  1. Mercimekler yıkanarak, bir tencereye alınır. Üzerine patates, havuç, kırmızı biber,domates,  kuru soğan rendelenir. Biraz tuz ilavesi ile kaynamaya alınır.
  2. Biz bu arada taze soğanı ince ince kıyıp üzerine ekleriz. Kaynarken gerekirse biraz daha su ilave ederiz. Böylece sebzelerin ve mercimeği pişiririz.
  3. Şimdi sıra haşlanan bu sebzeleri blendırda çekeriz. İyice pürüzsüz olana kadar çekeriz.
  4. Başka bir tencereye biraz sıvıyağ koyarız ve salçayı biraz kavururuz. İçine sebzeli püreyi ve etsuyunu ekleriz. İçine 1 yada iki kaşık kavrulmuş un ekleriz. Suyuna bakarız. Gerekirse biraz daha su ilavesi yapılabilir. Böylece kaynayana kadar bekleriz. İsteğe göre baharat eklenebilir. Afiyet Olsun...

13 Ağustos 2012 Pazartesi

Şakşuka


               Biliyorum hepiniz çok seviyorsunuz, hele de şu yaz aylarında. Yaz mevsimi bana kızartma mevsimi gibi gelir. Bizim ev ahalisi, akşamları iftar bile olsa, yemek yemek istemiyorlar. Durum böyle olunca da kızartmalara bolca yer veriyorum.
              Dolapta sebzelerimin hemen hepsinden azar azar kaldığında genelde tercihim şakşuka olur. Yukardaki görüntü de böylece ortaya çıkanlardan. Hadi o zaman buyurun şakşukanın tarifine;

Malzemeler:
  • 2 patates
  • 1 kabak
  • 2 küçük patlıcan
  • 3 tane çarliston biber
  • 2-3 domates
  • 3-4 diş sarımsak




Yapılışı:
  1. Patlıcanlar alaca soyulur,küp küp doğranarak tuzlu suda bekletilir.
  2. Domatesler rendelenerek, bir tavaya biraz sıvıyağ ve tuz eklenir. Üzerine sarımsaklar soyulup doğranarak kavrulur. Hafifçe suyunu çekince altı kapatılır.
  3. Kabaklar soyulup küp küp doğranır.Biberler ve patates küp küp doğranır. Tuzlanır.
  4. Kızartma tenceremiz ocağa alınır. Yağ hafifçe kızdırılır. İçine kabaklar atılır.
  5. Genişçe bir tabağın altına rulo havlu serilir, kızaran kabaklar bu havluya alınarak, fazla yağının alınması sağlanır.
  6. Biberler atıp kızartılır. Aynı şekilde havluya alınır. Patatesler de atılır kızartılır. En son patlıcanların suyu süzülüp temiz bir havlu ile fazla suyunu alırız ve onları da kızartarak tabağa alırız.
  7. Üzerine hazırladığımız domates sosunu ilave eder servis yaparız. Afiyet Olsun...
  

10 Ağustos 2012 Cuma

Arabaşı Çorbası



                        Küçük bir binada oturuyorum. Ramazanda bir gün iftar veriyoruz. Katılmak isteyen aileler, yapmak istedikleri yemeği yada tatlıyı seçiyor, akşam menünün bir yemeğini o aile yapıyor. Binamız bu yönden müsait. Masalar sandalyeler kuruluyor, büyükçe sofralar kuruluyor. Menüde böyle olunca epey zengin oluyor.
                       İşte böyle bir iftar yemeğinde tanıştım arabaşı çorbası ile. Bundan 3 yıl kadar önceydi. Binamızda Gürcü Abla yapmıştı bu çorbayı. Kendisi Yozgatlı olur. Onun çok güzel yaptığını bildikleri için özellikle istemişlerdi. Ben de bugün onun yaptığının aynı tekniği kullanarak yaptım, bizzat kendisinden öğrendim. Ben çok seviyorum hele de bol acılı ve limonlu olursa.
                      Arabaşı aslında ikili bir yemekmiş. Arabaşı olan kısmı ve arabaşı çorbası olan kısmı. Hamuru yapılıyormuş birinci kısmında fakat açıkçası onu yemeye cesaret edemediğim için ben sadece çorbasını tercih ediyorum. Denemeniz dileğiyle. Hayırlı cumalar...

Malzemeler:
  • 2 tavuk kalçası (yada bir küçük tavuk)
  • 2 litre tavuk suyu
  • 4 yemek kaşığı dolusu kavrulmuş un
  • 1 yemek kaşığı domates salçası
  • 1 yemek kaşığı biber salçası (acı seviyorsanız oranı artırabilirsiniz)
  • 2 çay kaşığı kırmızı toz biber
  • 1 tatlı kaşığı pul biber















Yapılışı:
  1. Tavuk bol suda biraz tuz ilavesi ile iyice haşlanır. Siz kişi sayısına göre tavuğun oranını artırabilirsiniz. İsterseniz tavuğun göğüs etini de kullanabilirsiniz. Ben kalçayı daha lezzetli bulduğum için burasını kullanıyorum.
  2. Eğer daha önceden bir kenarda kavrulmuş un bulundurmuyorsanız un kavurabilirsiniz. Kavrulmuş un bulundurmak bu tür şeylerde pratik oluyor. Unu kavurmak için sadece teflon bir tencereye ihtiyacınız var. Dilediğiniz kadar unu tencereye alıyor başında durup sürekli karıştırarak hafif kokusunun çıkmasını sağlıyorsunuz. İstediğiniz koyuluğa erişince de altını kapatıp soğumaya bırakıyorsunuz. Bu unu, ister kavala kurabiyesinde kullanın , isterseniz çorbalara kullanın. Hem pratik oluyor hem de değişik kokusu ile çeşni kazandırıyor.
  3. Tavuk haşlanınca suyunu süzüp, bir tencereye alıyoruz. Etleri istediğimiz küçüklükte parçalara ayırıyoruz.
  4. Tavuk suyuna 4 kaşık kavrulmuş un ekliyoruz. Hızlıca karıştırıyoruz. Bir taraftan tavaya, salçaları biraz sıvıyağ ile birlikte kavuruyoruz. İçine baharatları ekleyip, tavadaki salçalı karışımı da tavuksulu tencereye ekliyoruz.
  5. Tenceredeki karışım biraz kıvam alınca da etleri ekleyip bir taşım daha kaynatıyoruz.
  6. Servis ederken mutlaka limon tavsiye ederim. Siz de çocuklar yüzünden benim kadar acı kullanamıyorsanız, pul biber ile acısını artırabilirsiniz. Afiyet Olsun...

Ramazan Ayı'nda Bir Çocuğumuzu da SEN Güldürmek İster misin?

LÖSEV, Türkiye genelinde yaklaşık olarak 11.500 lösemili aileye mutluluk kolileri dağıtıyor.

Vakıf, zorlu tedavi sürecinden geçen lösemili ve kanserli çocukların moral kazanmaları için Türkiye’nin dört bir yanında Ramazan’da iftar yemekleri de düzenleyerek yüzlerce aileye ulaşıyor. Eğer sen de bir koli mutluluk armağan etmek istersen farklı paketlerdeki yardım seçeneklerinden en uygununu seçip bu kutsal ayda desteğini gösterebilirsin.

Detaylı bilgi için www.losev.org.tr sitesi veya www.facebook.com/losev0660 Lösev Facebook sayfasını ziyaret edebilirsin. Lösev’i Twitter’da da @losev1998 hesabından takip edebilir, #LosevHayatVerir hashtag’i ile paylaşımlarınla destekleyebilirsin.

Bir bumads sosyal sorumluluk içeriğidir.


9 Ağustos 2012 Perşembe

Panna Cotta




                      Bir İtalyan tatlısı olan panna cottayı biz çok sevdik. Değişik şekillerde, içine değişik aromalarla yapılabilecek bu tatlının içine nişasta koyanlar da var. Ben nişastasız yapıyorum ve buzlukta bekletiyorum. Servisten birkaç dakika önce tabağa alıp hafifçe erimesini sağlıyorum. Şu sıcak yaz günlerinde, tercihinizi sütlü tatlılardan yana kullanmayı isterseniz, panna cotta iyi bir tercih olacaktır. Dondurmayı seviyorsanız, buna da bayılacaksınız. Denemeniz dileğiyle...


Malzemeler:
  • 300 gram süt
  • 300 gram süt kreması
  • 5 yemek kaşığı pudra şekeri (dolu olsun)
  • 1 çay bardağının 3/4 kadarı sıcak su
  • 1,5 yemek kaşığı jelatin (ben limonlu jöle kullandım)
  • 4-5 damla vanilya aroması
  • Üzeri için : hazır çikolata yada meyveli sos




Yapılışı:
  1. Öncelikle tatlımızı koyacağımız silikon kaselerimiz hazırlıyoruz. Ben her ihtimale karşı silikon kalıpların içini de ıslatarak hazırlıyorum.
  2. Sütün içine birkaç damla limon sıkarak, biraz kesilmesini sağlıyoruz. Fakat bu kesilme peynir yapımı gibi suyu bir kenara ayrılacak şekilde olmamalı. Yani hafifçe pıhtıcıklar olmalı.
  3. Süt bir kasede kesilirken, biz diğer işlemlere geçelim. Sıcak suyun içine jelatini katalım o da bir kenarda biraz beklesin.
  4. Kremayı bir tencereye alıp, ocağa alalım. Ocağın altı kısıkta olsun. 1-2 dakika sonra içine pudra şekerini ilave edelim. Aman dikkat edin sütümüz kaynamasın. Bu tatlı için kaynamaması gerekiyor.
  5. Kesik sütün içine hazırladığımız biraz kıvam bulan jelatinli suyu ekle.
  6. Kesik sütlü karışımı, ocaktaki kremalı karışımın üzerine yavaşça bir taraftan karıştırarak ekle. Vanilin aromasını ekle. Bir taraftan da karıştırmalarımız devam etmeli.Sütü ilave ederken dikkat edilecek husus, ocakta fazla tutmadan almak olmalı. Yani süt kesik kesik çok olmadan almalıyız.
  7. Koyu kıvamlı olmayacak bu tatlı. Bebeklere biberon maması kıvamına yakın ( o kadar koyu olmayacak) olacak diyebilirim. Kesinlikle fokurdayıp kaynatmıyoruz.
  8. Tatlımızı ocaktan alıp, süt kesiklerinden arındırmak için,  kalıplara koymadan önce ince süzgeçten geçiriyoruz.
  9.  Ilınınca, buzluğa kaldırıyoruz. Birkaç saat beklemesi gerekiyor.
  10. Servis yaparken, kalıplardan kolayca çıkacaktır. Ters çevirip üzerine istediğimiz bir sos (çikolatalı yada meyveli) ile servis yapıyoruz. Panna cotta yanında meyvelerle yenilmesi tavsiye edilen ve böylece hoş olan bir tatlı olduğu için evimizdeki meyvelerden tabağın yanına  dilimler hazırlayabilirsiniz. Afiyet Olsun...