..

29 Ağustos 2013 Perşembe

Fırın Mücver


       Ta dibimizde yaşanan bir iç savaş, her an bizi de içine çekiyor. Bize uzak da olsa, müslüman bir halkın yaşadığı bir başka savaşan ülke, her gün arabalarda bombalar patlatılan Irak, ülkelerin kendi çıkarları ters düştüğü için kimsenin sesini çıkarmaması...
       Üzgünüm Bebeğim. Ablanlar gibi seni de bu kötü dünyaya getirme cesaretini gösterdiğim için. Hiçbirşey yokmuş, herşey güllük gülistanlıkmış gibi davranamasam da kendimi fazla da üzmeden, bazen gündemden uzak kalarak, seni korumaya çalışıyorum. Ne yazık ki sadece bu kadarı elimden geliyor.
       Ülkemi zor günler bekliyor. Rabbim hepimizin yar ve yardımcısı olsun.
 
 
    Söylenecek çok söz, edilecek çok dua var. Fakat bu tatsız konuyu burda bitirip, tüm sıradanlığıyla bildiğim iş olan, yemek yapmaya döneyim. Döneyim ki biraz rahatlıyayım istiyorum.
    Eşimin kabakla arası pek yoktur. Kabağın kızartmasını ve bir de mücverini sever. İlk kez denedim fırında, memnun da kaldım. Nitekim bu şekilde hem hazırlaması daha kolay hem de yağı daha az alıyor. Denemeniz dileğiyle...

Fırın Mücver İçin Malzemeler:

  • 2 adet küçük kabak
  • 1 adet küçük havuç
  • 1 adet küçük patates
  • 6 iri diş sarımsak
  • 2 yemek kaşığı galeta unu
  • 1 yemek kaşığı un
  • 1 kibrit kutusundan az büyük beyaz peynir
  • 1 tane yumurta
  • kimyon, karabiber tuz
  • tepsiyi yağlamak için sıvıyağ

Yapılışı:
  • Kabak,havuç,patates,sarımsak hepsinin kabukları soyulup rendelenir.
  • Beyaz peyniri de rendeler sebzelere ekleriz. Yumurta,baharatlar,tuz ve unları da ekleriz.
  • Elimizle yoğururuz. (Tuz oranına dikkat edin, peynirin de tuzunu hesaba katın)
  • Sıvıyağla yağladımız fırın tepsisine, kaşık yardımıyla koyduğumuz mücverleri paylaştırırız. Fazla kalın olmamasına dikkat ediniz. İçinin de iyi pişmesini isteriz.
  • Yoğurtlu servis yapabilirsiniz. Afiyet Olsun...

27 Ağustos 2013 Salı

Bergamut Aromalı Küp Kek Pastası

         Küp Kek pastasını, ilk kez 7-8 yıl evvel, arkadaşımda yemiştim. Ertesi gün ilk işim, eve gidip denemek olmuştu. Her daim yiyenler tarafından tam not alan bu tatlıyı, bergamutlu yapmak zorunda değilsiniz. Mantık diğer pastalardakiyle aynı, yani keki ister sütle, ister meyve suyuyla ıslatabilirsiniz. Bergamut kokusunu ben çok sevdiğimden, hep bu şekilde yaparım.
          Çocuklar tatlı isteyince, aklıma nerden geldiyse, yıllardır yapmadığımın farkına vardım. Tamam kabul ediyorum bu kez herşeyi hazır kullandım, nitekim mutfakta her daim işler planlı gitmiyor. Bazen çabukluk, ev yapımının önüne geçiyor. Siz de dar zamanlarınızda denemelisiniz. Hazır puding kullanmak yerine, kendi hazırladığınız muhallebi, kendi yapımınız çikolata sosu yada artan kekleri de kullanarak böyle bir tatlı yapabilirsiniz.

Bergamutlu Küpkek Pastası Malzemeleri:

  • 2 adet kakaolu baton kek
  • 1 paket hazır vanilyalı puding tozu
  • 1 paket vanilyalı kremşanti
  • 1/2 paket çikolata sosu 
  • 1 su bardağı fındık
  • 3 su bardağı süt
  • 1 tatlı kaşığı margarin
  • 1 çay bardağı bergamutlu 5 şekerli çay
  • çikolata sosunu hazırlamak için 1su bardağı su yada süt

Hazırlanışı:
  1. Baton keki, küp küp doğrayıp, orta boy yuvarlak borcamamın dibine diziyoruz.
  2. Bir tencerede, 1/2 paket çikolata sosunu, 1  su bardağı su ile hazırlıyoruz ve soğumaya alıyoruz.
  3. Başka bir tencerede, 3 su bardağı sütü koyup, vanilyalı pudingi pişiriyoruz.İndirince içine 1 tatlı kaşığı margarin katıp çırpıcının hızlı ayarında karıştırıyoruz.
  4. Küp doğradığımız kakaolu keklerin üzerine süzdürdüğümüz bergamut çayına 5 küp şeker katıp iyice karıştırıyoruz. Bu çayı, keklerin üzerine döküp, kekleri ıslatıyoruz.
  5. Hazırladığımız puding ılınınca üzerine vanilyalı kremşantiyi ekleyip yine hızlı ayarda iyice çırpıyoruz. Bu pudingi, keklerin üzerine döküyoruz.
  6. En üstüne hazırladığımız çikolata sosunu (Soğumuş olması gerekiyor) gezdirip, isteğe göre fındık ile süslüyoruz. Buzdolabında 2 saat dinlendikten sonra yemeye hazırdır. Afiyet Olsun...


26 Ağustos 2013 Pazartesi

Bamya Kızartması ve Buzlukta Pratik Olarak Bamya Saklama Yöntemi

            Gecenin 24'ünde, eşimin telefonu çaldı. Bu saatte pek de hayırlı telefonlar gelmez, malum. Arayan, eşimin iş arkadaşıydı. Eşim, yıllık iznini kullandığından epeydir yoktu iş yerinde. Arkadaşı ise Çorum/ Sungurlu civarında kaza yapmış, arabaları takla atmış. İki kişilermiş arabada...
            Eşim telefonda konuşurken, beni bir korku aldı. Teknik personel oldukları için işleri gereği, sürekli yoldalar malesef. Hep böyle telefonlardan korkuyorum zaten fakat bu sefer beni daha fazla etkiledi. Artık nasıl korktuysam, karnıma bir ağrı girdi ki sorma... Ağlamaya başladım, bilmiyorum belki korkudan belki de hamileliğe bağlı hormonlardan.
            Neyse ki cana gelmemiş. Kimsenin canı yanmamış. Tek tesellimiz bu. Yine de içim durmuyor, belki bir gün de bana böyle bir telefon gelir korkusuyla bekliyorum... Rabbim polis, asker, şoför vs ailelerine sabır versin. Gerçekten çok zor. Hepsi de Allah'a emanet olsun inşallah. Benim ki de onlarla beraber...
            Kötü başladığım pazar gününe, güzel pazartesiyle veda edip, iyi hafta diliyorum, bütün herkese ve aileme de tabi.
            Gelelim bamya kızartmasına. Teyzemin kızı Nilgün Ablam o kadar methetti ki denemeden edemedim. Ben taze bamyayı yukardaki gibi uzun ve çekirdekli seviyorum. Kuru olursa, çiçek bamya denen o küçücük şekliyle seviyorum. Tam da aldığım bamyalar kızartmalıkmış. Bakmayın böyle iri durduklarına, o kadar tazecikler ki...
            Bamyanın100-150 gram kadarını ayırdım. Bunlardan bamya kızartması yaptım. Domates sosla iyi gider diye çok az da olsa domates sos kullandım. Bence sosa bile gerek yok. Değişik, ve hoş bir deneyim oldu. Zaten bana bamya olsun da, ha çorbası olmuş, ha yemeği yada böyle kızartması...

Bamya Kızartması için malzemeler:

  • 100-150 gram kadar bamya
  • 1 tane yumurta
  • 1/2 su bardağı un
  • 1/2 su bardağı galeta unu
  • tuz
  • kızartmak için sıvıyağ
Yapılışı:
  1. Bamyalar yıkanır, ayıklanır, kurulanır.
  2. Tavaya biraz sıvıyağ konulur.
  3. Bir kaseye, un, birine çırpılmış yumurta, diğerine ise galeta unu konulur. Unun içine biraz tuz ilavesi yapılır.
  4. Bamyalar sırasıyla önce una sonra yumurtaya en son galeta ununa bulanıp, yağda kızartılır. Kızartılan bamyalar, havlu kağıta çıkartılır. Domates sosu ile tüketilir. Afiyet Olsun...

         
           Her sene bamyayı dolaba kaldırırken, domates de ekler biraz kavururduk. Üzerine de bolca sıktığımız limon suyu, o bamyada istenmeyen, salyalanmasını engeller, difrizde saklardık.
            Bu sene arkadaşım Halime'den öğrendiğim bu yöntemi kullandım. Zaten, salçasını, soğanını kavurup koyuyoruz. Ben her sene bu şekilde saklıyorum hiçbirşey olmuyor deyince, bu sene de bu şekilde saklamayı uygun gördüm. Sonuç ne olur, deneyip göreceğiz dostlarım. Gerçi Halime'ye güvenim tamdır.Yoksa bu şekilde saklamazdım.

Buzlukta Pratik Bamya Saklama Yöntemi

Bamyaları önce yıkıyoruz. Sonra süzgece alıp suyunu süzdürüyoruz. Daha sonra ise, kağıt havlu ile iyice kurumasını sağlıyoruz.
Bamyalarımızın sap kısımlarını ayıklıyoruz. Sizinkiler küçükse kesmenize gerek yok. Benimkiler büyük olduğu için, kesmeyi tercih ettim. 2'ye yada 3'e ayırdım bamyaları. Buzdolabı poşetine koyup, buzluğa kaldırdım. Rabbim ağız tadıyla yemeyi nasip etsin inşallah...    

24 Ağustos 2013 Cumartesi

Kızılcık Şerbeti ve Kızılcık Marmelatı

              Kızılcık yada bilinen diğer adıyla kiren meyvesinin yararları o kadar çok ki... Bunlardan birkaçını söylemeden geçemeyeceğim dostlarım.

  • Mideyi güçlendirir
  • Vücut direncini artırır
  • Bağırsak yaralarına iyi gelir
  • Ateş düşürücü etkisiyle özellikle menepoza iyi gelir
  • Böbrek taşlarının düşürülmesine yardımcı olur
  • Gazı önler
  • Ağız yaralarını giderir
  • Mikrop öldürücüdür.
  • İltihaplanmayı önler ve alerjileri azaltır.   

              Kızılcık şerbetine bayıldım ben doğrusu. 1 kg kızılcıktan hem şerbet, hem de küçük bir kavanoz marmelat yaptım. Hem de ayrı ayrı değil, şerbet yapımında kullandığım kızılcık taneleriyle... İçim elvermedi o güzelim taneleri atmaya. Siz de bir taşla iki kuş tutabilirsiniz. Önce suyunu içer sonra, marmelatını yersiniz. Şiddetle öneririm.

Kızılcık şerbeti için malzemeler:

  • 1 kg kızılcık
  • 3-4 su bardağı toz şeker (damak tadınıza göre)
  • 3 litre su
  • 1 adet kabuk tarçın
  • birkaç damla limon suyu
Yapılışı:
  1. Kızılcıkları ayıklayıp yıkıyoruz. Tencerede suyunu koyup, tarçını da ekleyip,  kaynamaya alıyoruz.
  2. 15 dakika kaynayınca, içine şeker ve limon suyunu ilave ediyoruz. Biraz da bu şekilde kaynatıyoruz. Soğumaya bırakıyoruz. Afiyet Olsun...
             
               Kızılcık şerbeti bitmeden önce 2 su bardağı kadar şerbetten ayırın, bunu marmelat için kullanacağız. 
Kızılcık marmelatının yapılışı:

  •               Kızılcık şerbeti için suyunu süzünce, geriye kalan tanelerini bir süzgece alın. Elinizle bastırarak püresinin alta geçmesini sağlayın. (Bu kısım biraz zor olacaktır.)
  • Bu pürenin üzerine 1 su bardağı toz şeker ve 2 su bardağı kızılcık şerbetinden ekleyin. Kaynamaya bırakın. Kıvam alınca ocaktan alıp sıcak sıcak kavanoza alın. Afiyet Olsun...

23 Ağustos 2013 Cuma

Çerkeş Görüntüleri


      Çerkeş'in Kadıköy Köyünde, Ramazan bayramı sabahında, erkekler bayram namazından çıkınca, köyde ceviz toplama adeti var. Ben bu sene buna katılmak istemedim, hamile halimle... Benim ufaklıkların ısrarına dayanamadım katıldım sonunda. Bengi'nin eline bir poşet aldık, sıraya girdik, bütün evleri dolaştık, herkes kapısının önüne çıkmış, bizlere ceviz veriyordu. Biz de payımıza düşen cevizleri aldık.
     Yukardaki fotoğrafta, ceviz toplamaya giderken, yolumuzun üzerinde gördüğümüz eşekle, kızımın bir görüntüsü olsun istedik. Kızımın üzerindeki hırkaya gelince yanlış görmüyorsunuz evet, bayram namazından çıkan babamızın yanına giderken, soğuktu, hırkasız çıkamadık.

              Köyün içinde, bir biz değildik, ceviz toplamaya giden kuyruğun sadece bir kısmı bu  :)


             Yukarıda elimizde tuttuğumuz mantarın adı kanlıca imiş. Hafif bir kokusu aroması var. Önce haşlanıyor sonra yeniliyor. Fakat çook lezzetli...


Dağdan görüntüler...


          Dağda mantar aramaya çıkarken, 4 grup olduk. Sonradan 3 kişi daha eklendi.  Yolda yorulup mola verdiğimiz bir zamanda çekildi fotoğraf... İzgi'nin elinde olan poşette topladığımız mantarlar var. Dağdan inerken bu poşete biraz daha mantar eklense de, gruplar içinde mantar toplamada en başarısızı biz olduk malesef... Ne yapsın kocacığım, terlikli, iki küçük kız çocuğu ve bir hamile eş ile anca bu kadarı oluyor...


Böyle birçok görüntü var. Bol oksijenli bir gündü kabul. Fakat ertesi günü, çoluk çocuk hastanelik olduk. Serinlikten mi, yorgunluktan mı yoksa buz gibi akan dağ çeşmesinin suyundan mı bilemedik...


Kızların çayırda çimende yaptıkları gezintiler...


Burada, baraj gölünün yanında, eşim balık tutarken, biz mangal işiyle meşguldük. Bize güneşten gölge yapan bu ağacın dibinde. Ağaç ahlat ağacı imiş. Küçük yabani armut gibime geldi benim, yine de emin değilim.Henüz olmadıkları için çook fena idi tadı :(


           Yukardaki balıkların üzerinde yara izleri var. "Yaralı balıklar" yada "Asker Balıklar" deniliyormuş. Yanda gördüğünüz mescidin önündeki bu havuzda yer alıyorlar. Hikayeye göre, savaşlarda bu balıklar gidiyor ve asker oluyorlarmış. Savaştan dönüşte, bu şekilde yaraları oluyormuş. Ben her ne kadar genetik bir bozukluk olduğunu iddia etsem de, böyle olmadığına kat-i şekilde inananlar mevcuttu.
            Buradan çıktıktan sonra, bir Hoşlamlar Türbesi ziyareti yaptık. Resimleri almadım malesef. Çünkü hoşuma gitmeyen görüntüler mevcuttu. Fatih Sultan Mehmet zamanında yaşayan kıymetli zatın, kabrinin bulunduğu yerde, çocuklar uyutuluyordu, malesef içeriye girmek nasip olmuyordu bu yüzden, ayrıca burada adak adanırmış, mangal yakılırmış. Türbeye girişte, mangal kokusundan nefes olmak mümkün olmuyor. Bu şekildeki inanışlarımızı artık bir tarafa bıraksak. Mangal yakmaktan öte başka ibadetlerle meşgul olup,  türbeleri rahat bıraksak...



Son görüntüler ise köyden. Buradaki taşı bilmeyeniniz yoktur herhalde. İlk gördüğümde bana ilginç gelmişti. Bizim oralarda bu taşlar, caminin avlusunda olur. Kadıköy'ünde ise geniş ve boş bir alanda öylece duruyor...


Bu görüntü ise "atbastı" diye anılıyor. Büyük ihtimal, jeolojik zamanlardan kalan, kayalar yumuşakken oluşmuş bir hayvanın ayak izi...

Şimdilik Benden Bu Kadar Dostlarım. En kısa sürede görüşmek üzere...Hayırlı Cumalar...


13 Ağustos 2013 Salı

Mayalı Pişi ( Hamur Kızartması)


           Bir fırsatını bulup bloğa birşeyler eklemek istedim. Ama nerdee... Önce kızlar, aralarında tartışmaya başladılar yine... Bu sırada karnımdaki, deli gibi tekmeler savuruyordu. Bense, bayramda köyde çektiğim fotoları yüklemek yerine, bilgisayara önceden attıklarıma göz atıyorum çünkü fotoğraf makinemi köyde unutmuşum :(
          Bir günlüğüne, Ankara'ya döndük, benim kontrolüm olduğu için.Yarın Allah nasip ederse, 10 günlüğüne, tekrar yolcuyuz. Dönüşte, topladığımız mantarları, gezdiğimiz yerleri paylaşırım sizlerle inşallah.

         İşte böyle sevgili dostlar... İki çocuklu hamile bir kadının bütün bunlara yetişmesi, her geçen gün zorlaşıyor. Rabbim yine de onları eksik etmesin. 

         
 
           Pişiye gelince,  yapımı çok kolay bir hamur kızartması. Daha önce kolayına kaçıp, Mayasız pişi yapmıştım. Şimdi ise mayalısını paylaşıyorum sizinle. Bizim evde kızartılmış hamurlar çok seviliyor. Pişi yaparken, bazıları daha yumuşak bir hamur elde ediyor, bazıları ise daha sert. Ben sert sevenlerdenim. Çünkü şekilleri böylece daha belirgin oluyor. İsterseniz değişik kalıplarla kesip, öyle de kızartabilirsiniz. Ben karelere ayırmayı yeterli gördüm. Yapmak isterseniz buyurun ölçülere...

Mayalı Pişi İçin Malzemeler:
  • 3 su bardağı un
  • 1/2 paket yaşmaya
  • 1 tatlı kaşığı şeker
  • 1 tatlı kaşığı tuz
  • aldığı kadar ılık su
  • kızartmak için sıvıyağ

Yapılışı:
  1. Bir kaseye, 1 tatlı kaşığı tuz ve unu karıştırıp, ortasını açıyoruz.
  2. Maya ve şekeri buraya koyup, ılık sudan azar azar koyarak, mayayı ve şekeri eziyoruz.
  3. İstediğimiz kıvama gelen hamuru, üzerine temiz bir bez örtüp, ılık bir yere çekiyoruz. Hamur 2 katına gelinceye kadar mayalanıyor.
  4. Derince bir tencereye yeteri kadar sıvıyağ koyup, ocağa alıyoruz.
  5. Hamurdan istediğimiz büyüklükte parçalar alıp, merdane ile 1/2 cm kalınlığında açıyoruz. İster karelere kesin, ister kurabiye kalıbı ile... Kestiğiniz parçaları iyice kızmış yağa atın, ters yüz edip, havlu kağıda çıkartın. Afiyet Olsun...

Not: Pişilerinizin puf puf olmasını istiyorsanız, tek püf noktası, yağın iyice kızgın olması, aksi taktirde böyle kabarmayacaktır.

4 Ağustos 2013 Pazar

Bayram Tatlıları İçin Öneriler

Bu bayram için tatlınızı kendiniz yapmak istiyorsanız, sizlere birkaç fikir vermek istiyorum. Bunlardan ilki, klasik tatları seviyorsanız Portakallı Revani ' yi deneyin.
Hem şerbetli, hem farklı birşey olsun istiyorsanız Bumbada Tatlısı 'nı denemelisiniz. 

Hem göze hem gönüle hitap etsin istiyorsanız, işte size Çiçek Tatlısı.

Kırmızı güller sofranızda yer alsın istiyorsanız, Fındıklı Gül Tatlısıının tarifini burada bulabilirsiniz.

Hem cevizli, hem çook leziz. Cevizli Tatlı'yı denemelisiniz.Kesinlikle pişman olmazsınız.

Amaan ben meyveden vazgeçmem diyorsanız, pembe armutlar yetişsin imdadınıza. Vişneli Armut Tatlısı tam size göre.
Her daim gözde olan tatlılarımız arasında olan Etimek Tatlısı tarifiyle, misafirleriniz mutlu anlar yaşayacaktır.

İçeceğimi kendim yapayım diyorsanız, gül kokulu Gül Şerbeti tam size göre...

Ramazandan çıktık ama havalar hala sıcak, Sütlü olsun Güllaç olsun diyorsanız, buyurun tarife...


Reyhan Şerbeti ile misafirlerinizi serinletebilirsiniz. Bırakın artık şu kolaları, asitli meşrubatları...



Hem göze hem gönüle hitap eden Sadrazam Lokumu, hem de bayramın şerefine kaymaklı. Denemenize değecektir.
Midye Tatlısı, Fındıklı Şekerpare haşhaşlı revani gibi tarifler için ise Şerbetli Tatlılar bölümüne bakabilirsiniz.
Bunlar benim sizler için seçtiklerim. Bayram tadında ikramlar dilerim...



Tereyağlı Çörek






             Bizim evde ramazan boyunca, sahurda hamurişleri yenir. Yanında komposto, kahvaltılıklarla birlikte. Durum böyle olunca, bana düşen, hemen her gün taze hamurişleri yapmak oluyor. En çok da bu tereyağlı çöreği yapıyorum. Her katı açıldığı için, aralarına reçel, ezme vs sürülerek de yenebiliyor. Sahurda yenmedi tabi bu acı biberler :) İsterseniz ekmek yerine de tüketebileceğiniz bu çöreği, belki siz de bizler kadar seversiniz.

Tereyağlı Çörek İçin Malzemeler:

  • 1/2 yaşmaya
  • 1.5 tatlı kaşığı tuz
  • 1.5 tatlı kaşığı şeker
  • 5 su bardağı un
  • 1 su bardağı ılık su
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 100 gram tereyağ
  • 1/2 çay bardağı sıvıyağ

Yapılışı:
  1. Yaşmayayı, yoğurma kabına alıp, üzerine şekeri katıyoruz. Ilık su ve süt yardımıyla, mayayı eritiyoruz. 
  2. 5 bardak unu ekliyoruz ve tuzu da ekliyoruz. Hamuru yoğurup, mayalanmaya bırakıyoruz.
  3. Hamurumuz 45 dakika sonra mayalandırıyoruz. Bir tavada, tereyağına sıvıyağı katıp, eritiyoruz.
  4. Hamuru 5 bezeye ayırıyoruz.
  5. Her bir bezeyi tepsinin büyüklüğünde açıyoruz. Tereyağla yağlanmış tepsinin ilk katına hamuru yerleştiriyoruz. Hazırladığımız tereyağından üzerine döküp, heryerine fırça yardımıyla yediriyoruz.
  6. Bu işlemi diğer hamurlar için de yapıyoruz. Hamurun üzerini temiz bir bezle kapatıp, mayalanmaya bırakıyoruz.
  7. Hamur tepsinin boyuna mayalanınca, üzerine yumurta sarısı ve çörekotu serpip, 200 dereceli fırında, pişiriyoruz. Afiyet Olsun...

2 Ağustos 2013 Cuma

Patatesli Şehriye Çorbası eşliğinde Kadir Geceniz Hayırlara Vesile Olsun...

                 
                     Cumartesiyi pazara bağlayan gece, mübarek ramazan ayının en hayırlı gecesi, Kadir Gecesi. Bin aydan daha değerli bu gece yapılacak tüm dualarınızın kabul olması, günahlardan arınma için vesile olmasını diliyorum. Rabbim Dualarımızı kabul etsin.
                     İftar akşamlarının vazgeçilmezleri arasında, herhalde çorbalar en başta geliyor. En azından bizim evde durum böyle. Hele de yazın, akşama kadar mideler resmen kuruyor. İftarda sulu birşeylerle açılış yapmak iyi geliyor. Rabbim masamızdan çorbamızı eksik etmesin, bir tas çorbaya muhtaç etmesin inşallah.
                    Şehriye çorbası tavuksuyu olmadan olmaz, malum. Tavuk haşladığım zaman suyuna mutlaka şehriyeli çorba yaparım. Hem seviyorum bu tadı, hem de kolayıma gidiyor. Arada da böyle, patates ilavesi  ile zenginleşiyor.

   Patatesli Şehriye Çorbası İçin Malzemeler:
                   (5-6 Kişilik)

  • 3 yemek kaşığı arpa şehriye
  • 1/2 orta boy patates yada küçük bir patates
  • 1 kaşık kavrulmuş un (Ben, yanmaz tencerede yağsız un kavururum, gerektiğinde çorbalarıma bu un ilavesi hazır oluyor, tavsiye ederim)
  • 1 kaşık domates salçası (Benim kullandığım salça ev yapımı, yumuşak salça, eğer siz hazır salça kullanacaksanız, oranı düşürmelisiniz.)
  • 3 su bardağı tavuksuyu
  • 2-3 su bardağı ılık su
  • tuz
Üzeri için: ince kıyılmış maydanoz


Yapılışı:
  1. Tencereye çok az sıvıyağ katıyoruz. Patatesi küçük küpler halinde doğruyoruz. Bu yağa salçayı da katıyoruz ve patatesle birlikte çok az kavuruyoruz. Kavrulmuş un ve tavuksuyuyla birlikte 5 bardak su ekliyoruz. 
  2. Suyumuz kaynayınca, içine şehriyeyi ilave ediyoruz. Kısık ateşe alıyoruz ve şehriyeler yumuşayınca, ocağın altını kapatıyoruz. 
  3. Maydanozu, küçük küçük doğruyoruz. Pişen çorbamızın üzerine ilave ediyoruz. Limonla servis yapabilirsiniz. Afiyet Olsun...

1 Ağustos 2013 Perşembe

Vişneli Armut Tatlısı



     Saat epey geç oldu, birden tatlı yapmak mı istediniz. Yaza uygun hem hafif hem meyveli hem de serin birşeyler olsun istiyorsunuz, bir o kadar da kolay olsun. O zaman gelin bu tatlıya kulak verin. Denemenize değecek.
       O kadar kolay ve o kadar hoş bir tatlı ki, kesinlikle tekrarı gelecektir. Hatta, misafirlere de yapmayı düşünüyorum. Eğer buzlukta kış için kaldırdığınız vişneleriniz ve 4 armutunuz varsa, tatlınız hazırdır. Hafif ekşimsi ve tatlı pembe renkli bu tatlıya bayılacaksınız.  Armutu ne kadar çok kullandığımı bir kez daha fark ettim. Sizler de benim gibi armutseverlerdenseniz Safranlı Armut Tatlısı 'nı da öneririm. Şimdiden afiyet bal olsun...

Vişneli Armut Tatlısı İçin Malzemeler:

  • 4 adet orta boyda ve sertlikte armut
  • 1 su bardağı dondurulmuş vişne (taze de olabilir)
  • 1 çay bardağı +2 yemek kaşığı toz şeker
  • 1 çay bardağı su
  • 1 adet kabuk tarçın
  • isteğe göre vanilyalı dondurma

Yapılışı:
  1. Armutların kabuklarını soyup, ortadan ikiye ayırın ve ortasındaki çekirdek kısmını çıkarın. Ortaları yukarıya gelecek şekilde yanmaz tencereye dizin.
  2. Üzerine toz şekeri her yerine eşit miktarda dökün. Vişneleri de armutların üzerine ekleyip, kabuk tarçın ekleyin. Üzerine suyunu koyup, ağzı kapalı olarak kısık ateşte pişirin
  3. Armutlar yumuşayınca, armutları bir tabağa ayırın. Vişnelerle birlikte, vişne suyunu kıvam alıncaya kadar kaynatmaya devam edin. Tekrar armutları tencereye alıp, ocağın altını kapatın. Tencerenin ağzını kapatarak, bu şerbetin içinde armutların bir süre daha durmasını sağlayın.
  4. Servis esnasında, vişnelerle birlikte  vanilyalı dondurma da kullanabilirsiniz. Şahsen bizim ev ahalisi tarafından böylesi sevildi. Afiyet Olsun...